Günlük 20.000 – 30.000 TL arası bir reklam bütçesini yönetmek artık oldukça kolay. Bu seviyelerde, sistem genelde kendini taşır: kampanya sayısı azdır, içerikler nettir, test alanı bellidir. Ortalama bir kampanyanın harcadığı bütçe 5.000 TL civarındaysa, sistem 5-6 kampanyayla çalışır ve işler büyük oranda yolunda gider.
Ama bütçeler 50.000 TL ve üstüne çıkmaya başladığında işler değişir. Çünkü büyüyen bütçe, beraberinde karmaşık kararları getirir.
Zorluk Eşiği: 50K Üzeri Bütçelerde Ne Değişir?
Bir reklam hesabında günlük harcama 50K’yı geçtiğinde artık şu sorular belirir:
- Kaç kampanya açık kalmalı?
- Kazanan içerik nereye aktarılmalı?
- Yeni müşteri için kaç ayrı kampanya olmalı?
- Veriyi hangi kampanyada toplayıp, hangi kampanyada değerlendirmeliyiz?
- Mevcut müşterileri hangi yapıyla tutmalı, kaybedilen müşterileri geri nasıl kazanmalıyız?
Üstelik günümüzde müşteri sadakati de oldukça düşük. Bir kullanıcı bir defa satın alıyor, sonra diğer markaya geçiyor. Bu yüzden “mevcut müşteri” stratejileri de eskisi kadar güvenli değil.
Bütçe büyüdükçe strateji netleşmek yerine daha dağınık hale geliyor. İşte burada birçok marka ya bütçeyi boşa harcıyor ya da sistemi tamamen kapatıp başa dönüyor.
Sorunun Kaynağı: Fazla Kampanya, Az Odak
Çoğu markanın hatası şu:
Her yeni içerik için ayrı bir kampanya.
Her segment için yeni bir set.
Her fikir için ayrı hedefleme.
Bu yaklaşım büyüyen bütçede sürdürülemez hale geliyor.
Aslında yapılması gereken şey çok net:
Veriyi izle, aynı kampanya içinde test et, kazananı belirle, sonra bir üst kampanyaya taşı.
Yeni içerik geldiğinde yeni kampanya açmak yerine, onu önce bir test alanında ölç. İyi performans gösterirse, ana kampanyaya taşı.
Kötü performans gösterirse, bütçe yakmadan sistem dışına çıkar.
Bu, sistemin sade ama güçlü kalmasını sağlar.
Meta’nın Yeni Dönemi Neden Fırsat?
Meta’nın “Detaylı Hedefleme Hariç Tutmaları” özelliğini 2025 itibarıyla kaldırması, aslında bu karmaşayı çözmek için bir fırsat yarattı. Çünkü sistem bize şunu söylüyor:
Artık kampanyaları filtreleyerek değil, sinyal vererek yöneteceğiz.
Bu yaklaşım, büyüyen bütçelerde işleri sadeleştiriyor.
7 Katmanlı Yeni Kampanya Modeli, bu sistemin özüdür:
Kampanya | Görevi |
---|---|
ACQ – Cost Cap | Yeni müşteri kazanımı (ölçekli) |
ACQ – Min ROAS | Yüksek kaliteli alıcıları çekmek |
MOF – Video Views | Marka bilinirliği ve ilişki kurmak |
MOF – Add to Cart | Sepete ekleyenleri satın almaya itmek |
Retarget – Aktif | Mevcut müşteriyi tekrar kazandırmak |
Retarget – Churn | Kaybedilen müşteriyi geri kazanmak |
Test – ABO | Kreatif testi, kazanan içeriği bulmak |
Bu yapıyla:
- Her kampanya kendi görevine odaklanır.
- Gereksiz kampanya sayısı azalır.
- Kazanan içerikler belli olur.
- Tüm veri akışı düzenli çalışır.
Testten Öğrenmeye: Kazanan Kreatif Akışı
Bütçe büyüyünce kreatif test etmek zorlaşır. Çünkü her içerik için kampanya açmak, bütçeyi parçalar.
Yeni düzende:
- Test – ABO kampanyasında tüm içerikler denenir.
- Kazanan içerik, ACQ ya da MOF gibi kampanyalara taşınır.
- Sistem sürekli öğrenir, maliyet düşer, performans artar.
Bu içerik akışı sayesinde:
Veriyi sen yönetirsin, sistem seni değil.
Sadeleştikçe Performans Artar
50.000 TL üzeri bütçelerde büyümenin sırrı şudur:
Karmaşık sistemler değil, sade ama sinyal odaklı sistemler kurmak.
- Her içeriği test et
- Kazananı taşı
- Segmenti ayrı kampanyaya ver
- Veri senin pusulan olsun
Artık filtreleyen değil, sinyal veren markalar kazanıyor.
Bütçen arttıkça stratejin sadeleşmeli.
Çünkü asıl mesele, çok kampanya açmak değil, doğru kampanyayı sürdürülebilir kılmak.